Stres belki de insanlık tarihiyle aynı yaşta. Tehlikeli ve zorlu durumlarda vücudu gerekli eylemin yapılması için hazırlayan stres, vücudun eski savunma mekanizmalarından. Kısa süreli stres vücuda fazladan enerji veriyor ve performansı arttırıyor. Ancak kalp hastalıkları, kanser ve yaşlanma gibi birçok hastalığın stresle ilişkili olduğu düşünülüyor. Tüm hastalıkların üçte ikisi stres kökenli. Strese karşı vücutta üç önemli sistem harekete geçiyor. İlk harekete geçen sistem, istemli kasları kontrol eden nöronlar. Bu nöronların ateşlemesiyle istemli kaslar harekete geçiyor. Örneğin, karşımızda bize doğru dişlerini göstererek koşan bir köpek görünce beyin, bacak kaslarımıza komut veriyor ve derhal kaçmaya başlıyoruz.
Stres durumlarında harekete geçen diğer bir sistem de istemsiz kasları, organları ve salgı bezlerini denetleyen “otonomik sinir sistemi”. Bu sistemin iki parçası var: “Sempatik sistem” ve “Parasempatik sistem”. Sempatik sistemi, temelde tehlike ve stres durumunda harekete geçiyor. Stres durumunda bu nöronlar ateşlenerek kalp hızı artıyor, solunum hızlanıyor ve vücut her türlü tepkiye hazır hale geçiyor. Yani sempatik sistem vücudun alarm konumuna geçmesini sağlıyor. Parasempatik sistemse vücudu rahatlatan ve işlevlerin devamını sağlayan uyarıları gönderiyor.
Stresle harekete geçen üçüncü sistemse “nöroendokrin sistem” ya da bir başka deyişle “hormonal sistem”. Bu sistem devreye girdiğinde bol miktarda adrenalin ve steroid hormonları salgılanıyor. Adrenalin, temelde kalp, solunum ve dolaşım sistemlerini strese hazırlarken steroidler kaslara gerekli enerjinin gitmesini sağlıyor. Sinirlendiğimizde, korktuğumuzda yüzümüzün kızarması, kan şekerimizin fırlaması, temelde adrenaline ve steroidlere bağlı.
Kısaca sinir sisteminin bilinçli ve bilinçsiz işleyen bölümleri ve bazı hormonlar, strese karşı savaşta bize yardımcı oluyor.
Stresi yönetebilmeniz, sadece ruh sağlığınızın korunması için değil, beden sağlığınızın da korunması için hayati önem taşır. Baskı ortadan kalktığında vücudunuz normal durumuna döner. Ama vücudunuz, kendini toplamaya zaman bulamadan sürekli başka bir eyleme hazırlanıyorsa bunun sağlığınız üzerinde zararlı etkileri olabilir. Fazla stresin kısa dönemli belirtileri; bitkinlik, uyku bozuklukları, sinirlilik ve bellek sapmalarıdır.Zaman içinde, bağışıklık sisteminiz en üst düzeyde işlev görmediği için hastalıklara açık hale geliriz, hatta kronik stres bağışıklık sistemimizi AİDS hastalığı kadar etkiler.Baş ağrıları ve migren, sırt ağrısı, kalp çarpıntısı, astım, yüksek tansiyon, irritabl bağırsak sendromu, mide ekşimesi ve hazımsızlık yaşanabilecek diğer sorunlardandır. Ameliyatlardan sonra stres, yaraların iyileşmesine olumsuz etki ederek, hastanın sağlığını tehlikeye sokmaktadır. Hastanın çabuk ve komplikasyonsuz iyileşmesi için hastanın ruhsal durumunu göz önüne almak gerekmektedir. Beynin hafıza ile ilgili bölümleri İle kronik stres arasında doğrudan ilişki vardır.Stres nedeniyle salgılanan hormonların nöronların ölmesine yol açabileceği bilinen bir gerçektir.Yaşamlarında bir yada birden fazla büyük depresyon yaşayanların beyin damarlarında daralma ve sertleşme anlamlı derecede fazladır.
Sayfa içeriği bilgilendirme amaçlıdır. İlk adım olarak aile hekiminize danışabilirsiniz.