Psikiyatri Uzmanı Dr. Sedat İrgil, karne konusunda velileri uyardı. Kötü bir karneye sahip öğrenciye kontrat tekniği ile yaklaşılmasının uygun olacağını ifade eden İrgil, karnenin çocuğun zekasıyla , becerileri yada sosyal yetenekleri ile ilgili olmadığını söyledi. Çocuğa verilecek rüşvetle karnenin düzeltilemeyeceğinin de altını çizdi.
Türkiye’de eğitim sisteminin de üst üste yapılan değişiklikler nedeniyle çocuğun başarısı yada başarısızlığını anlamanın mümkün olmadığını söyleyen Uzman Dr. Sedat İrgil, bir çocuğa verilecek en büyük ödülün onu takdir ederek, onunla vakit geçirmekten geçtiğini söyledi.
Çocuğun başarısı için kontrat tekniği uygulamasının doğru olacağını söyleyen İrgil, tekniği ise şu şekilde açıkladı: “Kontrat tekniğinde ben dilini kullanıp, karşımızdakini suçlamıyoruz. Örneğin; bu karne beni çok üzdü. Bir şeyleri eksik yaptığını düşünüyor musun? Bunu bir sorun olarak algılıyor musun? Peki, bunu düzeltmek için bir şeyler yapmalıyız! Neler yapabiliriz? Başka ne istersin, anlaştığımız konuda söylediklerini yapmadığında ne yapacağız?” denmesi doğru olacaktır.
“Gerektiğinde yazılı bir metinde hazırlanabilir. Kontrata uyulmadığında, kontratın gözden geçirilmesi gerekir. Çocuğunuz buna uymuyor mu yoksa uyamıyor mu? Çünkü onun daha çocuk olduğunu unutmamak gerekir. Kontrata uyulmasa bile ceza verilmemeli. Azardan başlayarak yoksun bırakmaya giden yaptırımlar olabilir “ dedi.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Sedat İrgil, teste dayalı sınav sistemini eleştirerek özetle şunları söyledi: “Şimdiki sistemde takdir almak, eskisi gibi takdir almak değil. Çünkü not kaygısı ile çocuklara yüksek notlar veriliyor. Özellikle TEOG öncesinde. Verilmese eşitsizlik söz konusu oluyor. Çocuklara verilen yüksek puanlar okul yerleştirmelerini çok fazla etkilediği için bu kez herkes yüksek puan vermeye başlıyor.
Bir anne baba için en büyük ödül çocuğunu takdir etmesi ve sarılmasıdır. Onunla ortak etkinlik yapmasıdır. Özellikle daha iyi oyun bilgisayarı ve Balıkesir kırsalında yaygın olan motosiklet ödülü çocukları yanlış etkiliyor. Oyun bağımlısı veya 18 yaş altı motor kazalı çocuklarımızın sayısı hızla artıyor.
Önemli bir sorun kötü ve başarısız karneler. Bu kötü karneler çocukların aptal ve başarısız olduğu anlamına gelmiyor. Pek çok gerekçe olabilir. Dikkat eksikliği olabilir, epilepsi olabilir, oyun bağımlılığı olabilir, guatr bezleri az çalışıyor veya vitamin eksikliği bile olabilir. Başarısızlığın nedenlerini anlamaya çalışmak ve bununla ilgili önemler almak gerekir.
Çalışmalar sınıfta kalan çocukların ertesi yılda başarısız olduğunu gösteriyor. Çocuğu bu anlamda küçük yaşta sınıfta bırakmak anlamlı değil. Bu yarış atına dönmüş olan sistemde, sadece sınav odaklı çalışan çocuklar aslında bir şey öğrenmiyorlar. Bu bir eğitim sistemi bile değil, eğitimi bir kenara bırakın. En sabırlı olan ve en çok test çözen en çok puanı alıyor. Biraz daha anlamaya dönük, hayata dönük çocuklar eziliyorlar.
Picasso yada Einstein bizim eğitim sistemimizde olsalar bir hiç olurlardı. Çünkü TEOG için gerekli testleri yapamazlardı. Bu çok büyük bir sıkıntı. Sırf test çözemeye adapte olan çocuk sanat ve sokaktan uzak kalıyor. Test çözmekten sıkılan çocuğa yapacak tek bilgisayar ve oyun kalıyor. 7 ve 8. Sınıftaki çocuklar bu kez oyun bağımlısı oluyor. Lise 1’de bu bir kısır döngüye dönüşüyor. ‘Oğlum çık dışarı, oyun oyna’ diyorsunuz; ‘Hiç arkadaşım yok ki dışarıda’ yanıtı geliyor. Hepsi internetten baloncuklar üzerinden veya sosyal medyada konuşuyor. Çocuklarımızı oyun bağımlısı haline sınav sistemi yüzünden biz getiriyoruz. Çalışmalar, oyun bağımlılığına üniversite yıllarında yüksek oradan madde bağımlılığının da eklendiğini gösteriyor. Bu çocuklar sosyalleşmeyi bilmeyen, öz bakımı bile sıkıntılı çocuklara dönüşüyor. Çözüm için en iyi yöntem, çocuğun kendini iyi hissedeceği bir spor veya sanat etkinliği yaratmak ve sebatla izlemesini sağlamak lazım. Sosyalleşmeyen çocuğun akademik başarısı yaşamın içinde bir anlam ifade etmiyor” dedi.
Anne, baba ne yapmalı? Notları düşük olan bir karne aslında bir soruna işaret ediyor. Önce anne, baba kendine bir bakmalı. Biz bu çocukla ne kadar zaman geçiriyoruz? Bu çocukla ilgili neler yaptık? Fark ettiğimiz yetenekleri ile ilgili geçmişte ne yapmalıydık? Balıkesir’de çok yaygın olan, aile apartmanlarından birinde iseniz nine, dede etkileri bloke edilmeli. Çocuğu şımartmaları, ‘Aslan torunum’, ‘Kraliçe kızım’ tavırlarından vazgeçilmeli. Tatili boş geçirmemeli bir etkinlikte disipline olmalılar. Ve kontrat tekniği dediğimiz tarz kullanılmalı. ‘Bu hoş olmadı’, ‘Bunu nasıl çözebiliriz’, ‘Birlikte düşünelim mi?’ gibi konuşmak lazım. Bu kriz çözülürse ergenlikteki krizlerin çözülmesi için de iyi bir zemin olacaktır. Çocuk kendi kendine, ‘Annem, babam beni dinliyor. Sorun çıktığında yanımdalar.’ diyecektir ki bu çok önemli bir dayanak noktasıdır. Bağırıp çağırdığınızda bundan sonraki notlar gizlenecektir. Notlar değiştirilecektir. Kopya çekilecektir. Daha çok yalan ve kaçamak göreceğiz demektir.”, dedi.