DEHB’li bir çocuğun ebeveyni olmak pek kolay değildir, son derece zor ve stresli olabilmektedir. Diğer çocuklarla kıyaslandığında sürekli aile desteği ve gözetiminin gerekmesi anne – babanın ve ailenin diğer bireylerinin üzerinde büyük bir baskı oluşturabilir. DEHB’li çocuğu olan ailelerin diğer ailelere oranla aile içi çatışmalarının daha fazla olduğu yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır.
DEHB Psikiyatrik bakış açısına göre çocuklukta başlayan, belirtileri önemli oranda erişkinlikte de devam eden, kalıtsal özelliği yüksek NÖROGELİŞİMSEL bir bozukluk sınıfında olmasına rağmen genellikle kötü ebeveynlikten, yani yetersiz ve disiplinsiz aile tutumundan kaynaklandığına dair yaygın inanışlar vardır.
İngiltere’de yayınlanan ünlü tıp dergisi Lancet dergisi dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun aile tutumları ile ilgili olup olmadığına dair bir araştırma yayınladı. Araştırma Hollanda da çok sayıda ( bugüne kadar en fazla hasta ve hasta olmayan grubun katıldığı) dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan ve olmayan çocukların beyin yapı ve fonksiyonlarının karşılaştırılması yöntemi ile gerçekleştirildi. Araştırmaya göre dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan bireylerin beynin dürtü, dikkat ve diğer bilişsel işlevlerini gerçekleştiren 5 farklı bölgesinde gelişimin yavaş olduğunu, beynin duyguların işlenmesinden sorumlu olan amigdala ve hipokampus bölgesinin daha önce fark edilmemiş bir biçimde DEHB olan bireylerde daha küçük olduğunu ortaya koydu.
Hipokampus ve amigdalanın Kısa süreli hafızayı, uzun süreli hafızaya aktarmak, duygusal tepkileri kaydetmek, işlemek ve gerektiğinde hatırlamak gibi çok önemli bir görevi vardır. Columbia Üniversitesi Tıp Merkezinde görev yapan Dr. Jonathan Posner yaptığı açıklamada; DEHB olan çocuklarda duygusal ve hafıza ile ilgili sorunlarının bu bölgedeki farklılıklardan kaynaklandığını belirtti. Dr. Jonathan Posner bu bölgedeki farklılıkların değerlendirilmesinde MR gibi beyin görüntüleme yöntemlerini kullansalar da henüz DEHB tanısı koyabilmek için sadece MR tetkikinin yeterli olmadığını, bu belirtilerin altında yatan beyin mekanizmaları hakkında daha fazla bilgi edinebilmek için araştırmaların geliştirilmesi gerektiğini iletti. Ancak eldeki veriler ve klinik izlemlerin sonuçları şimdiden anne-babaların kendini suçlamasının anlamsızlığını ortaya koyuyor. Kendini suçlamak yerine çözüm aramak ve gerekirse sık sık görülen “depresif ve tükenmiş ebeveyn” durumundan kurtulmak için yardım almak iyi bir fikir olabilir. Sonuç olarak ailenin de içinde olduğu bir ekip çalışması en makul çözüm gibi durmakta.
Sayfa içeriği bilgilendirme amaçlıdır. İlk adım olarak aile hekiminize danışabilirsiniz.