Bugüne kadar, şizofreni teşhisi, tedavisi, görüntülemesi için periferik göstergelerin araştırıldığı bir takım çalışmalar yapılmıştır.
Bu çalışmalarda karbonil stres ve mikro iltihaplanmalarla ilgili göstergeler de araştırılmıştır.
karbonhidrat ve lipidlerin parçalanması sonucu oluşan bileşenlerin hücre içinde artması ya da oluşan bileşenlerin hücreden atılamaması sonucu oluşan strestir. Karbonil stres, mikro iltihaplananmaya sebep olup, sinirlere ve mikrovasküler sistemlere zarar verebilir.
Bu konuyla ilgili daha önce yapılan çalışmalarda;
1)B6 vitamininin, pentosidine gibi şekere maruz kalması sonucu oluşan ve hücre içindeki maddelere zararlı etkisi olan bir proteinin çoğalmasını ve gelişimini engelleyebileceği bulunmuştur.
2)Tedavi sürecinde periferik kandaki yüksek Pentosidine, ve düşük Pyridoxal(B6 vitaminin bir türü) seviyelerinin antipsikotik tedaviye dirençli şizofreni
hastalarının tanısı için biyolojik gösterge olarak kullanılabileceğine ulaşılmıştır.
3) Yüksek Pentosidine seviyelerinin, genlerden etkilendiği ve ailedeki psikiyatrik vaka geçmişi ile ilişkili bulunmuştur. Ayrıca, doğum öncesinde Tip 1 Herpes Simplex virüsüne maruz kalmanın şizofreni hastalığının nedenlerinden biri olduğu gösterilmiştir.
4) Doğum sonrası strese maruz kalınması sonucu biriken mikro iltihaplanma, şizofreni hastalarının seyrinin kötüye gidişine ya da tedavi direncine yol açabilir.
5) Çevresel stres faktörleri(karbonil stres) ve mikro iltihaplanmalar; depresyon, bipolar bozukluk gibi psikiyatrik bozukluklarla da ilgili olabilir.
Tohru Ohnuma ve arkadaşlarının(2023) bu konuda yaptığı son kesitsel ve boylamsal çalışmalarda şu sonuçlara ulaşılmıştır;
1) Çeşitli antipsikotik ilaçlar kullanan hastalarda, yüksek periferik Pentosidine seviyeleri, uzun süreli ve yüksek doz antipsikotik kullanımıyla ilişki olabilir.
2) Tedavi sürecinde düşen Pyridoxal seviyeleri antipsikotik terapiye yanıt vermeyen hastaları tanımlamada yardımcı olabilir.
3) Yüksek Glycer AGE seviyeleri ve Glycer-AGE/sRAGE oranları şizofreni teşhisinde kullanılabilir.
4) Yükselen periferik sTNFR1 seviyeleri, sadece akut şizofrenide teşhisi sağlayan göstergeler olarak değil, hastanın tedaviye olan tepkisinin önceden tahmin edilmesinde de kullanılabilir.
5) Yeni damarların oluşumunda, sinir yapılarının korunmasında, yaraların tedavisinde, ve mikro iltihaplarda önemli görev oynayan PEDF seviylerinin düşük olması, kısa hastalık sürelerine sahip ve tedavi edilmeyen hastalarda, iltihaplanma için bir hazırlığı yansıtıyor olabilir.
6) Şekerin düzenlenmesinde ve yağ asitlerinin yıkımında rol alan bir protein hormon olan Adiponektin değerlerinin artması, antipsikotik tedavi gören şizofreni hastaları için metabolik sendromun habercisi olabilir.
Sonuç olarak Tohru Ohnuma ve arkadaşlarının yaptığı çalışmalar, mikrovasküler bozulmalar ve hafif lokalize enfsefalit perspektiflerinden değerlendirilip, şizofrenideki erken müdahalenin ve iltihapların olası dışlanmasının ayırdının önemini gösterir.
kaynak : neuroscience dergisi/ çeviridir.